Quantcast
Channel: Sultan Papağanı Forumu - Sultanpapaganlari.com - Genel
Viewing all 2949 articles
Browse latest View live

şunların güzelliğine bir bakın

$
0
0
[img][Resim: 9zsugx.jpg][/img] çok güzel kuşlar değilmi adamı bulabilsem alacağım ama ulaşamadım ki

yorumda yazabilirsiniz sıkıntı yokSmile

Sultanım benden ayrılmıyor

$
0
0
Merhabalar,
aslına benimki pek sorun gibi görünmeyebilir fakat bazen gerçekten düşündürüyor bir sorun mu var diye. Sultanım kesinlikle hiç bir zaman benden ayrılmıyor, gece yatarken kafesine girmeyi bile reddediyor, yanımda uyumasına izin verirsem ne ala ama kafesine girmiyor kaçıyor ve elimle koyduğumda da çıkmak istiyor, her daim omzumda yada kolumda bir şekilde benim üzerimde, güç bela bir yere bıraktığımda olabildiğince yakın oluyor bana ve hareket ettiğim an gideceğimi sanıp üzerime geliyor tekrar, arkadaşların fotoğraflarını görüyorum ne güzel sultanlarına oyun alanı yapmışlar bırakabiliyorlar oraya, bu benim için mümkün değil. Acaba bana verebileceğiniz tavsiyeniz var mı? Şimdiden çok teşekkürler...

Papağan Hakları Beyannamesi

$
0
0
Stewart A. Metz, M.D.

1. BENİ EVE GETİRMEDEN ÖNCE PAPAĞANLAR HAKKINDA BİLGİ EDİN – Ben kedi ya da köpek gibi evcil bir hayvan değilim. İçimde herşeye rağmen vahşi orman ruhu var. Karşılamakta zorlanabileceğin özel ihtiyaçlarım mevcut. İyiliğim için, lütfen bunları çok geç öğrenme. Ve lütfen ormandaki vahşi kuzenlerimden birini alma – yoksa onun sağlığını ve hayatını tehlikeye atarsın üstelik sana iyi bir arkadaş da olmayacaktır!

2. BANA MÜMKÜN OLAN EN GENİŞ EVİ VER – Ben savannalarda ya da yağmur ormanlarında boydan boya uçardım. Bu muhteşem yetenekten senin zevkin için vazgeçtim. En azından bana kanatlarımı çırpabileceğim ve egzersiz yapabileceğim yeterli bir alan ver. Ve eğlenmek için oyuncaklara ve çiğnemek için ağaca ihtiyacım var. Aksi taktirde evini, ormanla ve ormanın ağaçlarıyla karıştırabilirim.

3. BANA BESLEYİCİ BİR DİYET VER – Bol çeşitlilikte taze ve besleyici yiyeceklere ihtiyacım var, bunları hazırlamak için zaman harcaman gerekse bile. Sadece çekirdek çeşitleriyle hayatta kalamam ve sağlıklı olamam. İhtiyaçlarımı ve tercihlerimi öğrenmek vakit ister.

4. SOSYAL BİR HAYATIMIN OLMASINA İZİN VER – Ben arkadaş canlısı bir sürü hayvanıyım, ama senin türünden biri de değilim. Kardeşlerimle olduğu kadar seninle de etkileşime nasıl geçeceğimi öğrenmek için bol bol sosyalleşmeye ihtiyacım var. Ayrıca hergün yeterli miktarda zamanı seninle geçirmeye ihtiyacım var – günlük programın ya da öteki ihtiyaçların ne olursa olsun. Ben yaşayan, hisseden bir yaratığım. Herşeyden öte, sana tamamen güvenmeye ve bakımımı yaparken ki öngörülerine bel bağlamaya ihtiyacım var –hergün.

5. BENİ TEMİZ TUT –Yemek düşürmekten hatta atmaktan hoşlanabilirim, ama sağlıklı olmam için dikkatli bir temizliğe gereksinimim var. Düzenli duş almazsam derim kaşınır, tüylerimin çengelli uçları yağlanırsa kapanmaz ve, herşeyden kötüsü, eğer yemeğim ve suyum sıhhî değilse hastalanabilirim.

6. KENDİME AİT BİR DOKTORA İHTİYACIM VAR – Benim fizyolojimi anlamayabilirsin ve dolayısıyla hasta olduğumda erkenden teşhis edemeyebilirsin. Ve, farkettiğinde çok geç olabilir, çünkü hastalığımı gizlerim. (Birçok etçil avcının bulunduğu bir orman hayvanı olduğumu hatırla) Bir kuş doktoruna ihtiyacım var – bir uzmana. (sıradan veteriner değil lütfen) Eğer bana bir doktor sağlayamıyorsan, belki de beni evine almamalısın.

7. LÜTFEN BENİ CEZALANDIRMA – Her zaman senin acayipliklerini anlayamam – senin benimkileri anlayamayabileceğin gibi. Başımı belaya sokmaya çalışmıyorum – hatırla, ev, orman değil. Eğer ortalığı berbat edersem, bana bağırma ve bana asla vurma. Çok hassas kulaklarım var ve bana vurursan sana bir daha asla güvenmeyebilirim. Eller bazen bizim için ürkütücü şeylerdir (niye bizim gibi zygodactylous değilsiniz ki??) Çok daha önemlisi, cezalandırmayla birşey öğrenmeyiz. Biz, sadece kendimizi korumak için şiddete şiddetle karşılık veren nazik yaratıklarız; sabır ve sevgiyle öğreniriz.

8. BENİM “DİLİMİ” KONUŞ – Biliyorum, su kabımı devirdiğimde, yiyecekleri fırlattığımda, bağırdığımda, ya da tüylerimi yolduğumda bana sinirleniyorsun. Bunları senin canını sıkmak için yapmıyorum. Büyük ihtimalle sana birşey anlatmaya çalışıyorum (belki bir yerim ağrıyor, yanlızım ya da hüzünlüyüm) BENİM (beden) dilimi konuşmayı öğren. Unutma ki ben, bu dünyadaki tüm yaratıklar içinde senin dilini konuşmayı öğrenebilen tek canlıyım!

9. BENİ BİR BİREY OLARAK GÖR – Ben biricik ve hisseden bir varlığım. İkimiz birbirimize benzemiyoruz. Lütfen, eğer senin istediğin gibi konuşmazsam ya da arkadaşının papağanı gibi trikler yapamazsam hayal kırıklığına uğrama. Ama eğer bana yakın ilgi gösterirsen (ve ben her zaman seni örnek alıyorum, farkında olmasan da), sana konuşmaktan ya da oyun oynamaktan çok daha fazlasını verebilecek eşsiz bir varlık olduğumu gösteririm. Sana kim olduğumu göstermem için bana bir şans ver; bence verdiğin emeğe değer bulacaksın. Ve şunu hatırla, ben bir süs eşyası değilim. Hiçbir odanın güzelliğini artıracak bir dekor değilim. Ve ben bir heykel değilim – eğer beni bu şekilde kullanırsan o havalarda burnunu ısırabilirim!

10. BANA SEVGİ VER – Herşey bir yana, benim Özel İnsanım olduğunu hatırla lütfen. Tüm güvenimi ve inancımı sana adadım. Biz papağanlar tek eşliyizdir (biz de çapkınlık yoktur!). Bu yüzden lütfen uzun süreliğine bir yere gitme ya da beni terk etme – bu benim için altından kalkamayacağım bir üzüntüye neden olur. Eğer bu çok şey istemek gibi görünüyorsa, hatırla, beni eve getirmeden önce, ihtiyaçlarımı öğrenmiş olmalıydın. Bebek sahibi olmak ya da yeni bir işe girmek dahi adil bir sebep değil – İLK ÖNCE benimle sözleşme yaptın. Ve eğer, öleceğini düşündüğün için beni bırakman gerektiğini düşünüyorsan, sen gittikten sonra bana sonuna kadar bakabilecek bir yer temin et. Oldukça uzun yaşayabilirim ama kendi kendime bakamam. Benim türümden olmayan insanların arasında, küçük bir kafesin içinde olduğumu hatırla.

11. SENİN HAKLARIN – Bir çok hakkın var ama sana birini garanti ederim. O da, eğer bana yukarıda açıkladığım şekilde muamele edersen, sana çocukluğunda bile hissetmediğin türde, sarsılmaz bir sevgiyle, keyifle, bilgiyle, güzellikle, adanmayla, hayret ve hayranlık hissiyle karşılık verecek olmamdır. Beni evine aldığında benim Sürü Liderim olacaksın, işin aslı, benim tüm hayatım –yaşam boyunca. Mümkün olsaydı senin için aya ve yıldızlara bile asılırdım. Bir kalp ve ruhta biriz.

İsteyen olursa orjinali burda.
http://www.oldworldaviaries.com/text/mis...rights.htm

Vücut Dili ve Mimikler

$
0
0
İnsan yüzü bir cümle kurarken dahi mimikten mimiğe geçiş yapar. Kayıda alınmış binlerce mimiğimiz var. Her bir mimik insanların ilişki kurmasını sağlıyor. Papağanlar da bizim gibi. İletişim için seslerinin yanısıra, tüylerini, gagalarını, hareketleri kısacası vücut dillerini kullanıyorlar.

Kuşun mimiği mi olurmuş, demeyin, var. Kuşlar mimik mi okurmuş demeyin, gayet iyi okurlar hem de insanlardan çook çook daha uzmandırlar bu konuda. Gözlerinizdeki küçücük bir oynama bile onlara çok şey anlatır. Kendi aralarındaki ilişkilerde göz bebeği büyüyüp küçülmesi bile bir şeylerin ifadesidir. Papağanların sizin yüzünüzdeki ifadeleri çözmesi için dikkat etmesine gerek yoktur; mimik okuma ve anlam çıkarma olayı onlarda otomatik olarak gerçekleşir. Papağanınız yüzünüzdeki ifadeden (siz farketmesiniz dahi) ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi bir anda çıkarır. Öfkeli misiniz, sevinçli misiniz, hüzünlü müsünüz, kuşunuzdan ufacık da olsa korkuyor musunuz, kuşunuza bir sürpriz mi yapacaksınız? Ondan hiçbir şey gizleyemezsiniz! EĞER yüzünüzdeki ifadeleri kontrol etmezseniz.

Papağanlar ne düşünüp hissettiğinizi bilir dedim. Ama şimdi şöyle bir şey de diyeceğim: vahşi bir papağanın doğasından getirdiği bir kodlama sistemi vardır kafasında. Bu doğal kodları bizim hareketlerimize oturtmaya çalışıp bizi anlamaya çalışırlar. Ortak noktalarımız vardır; koktuğumuzda gözlerimizi iri iri açarız ve daha hızlı nefes alıp veririz. Onlar da öyle. Şefkatli olduğumuzda daha sakin davranırız daha hafif ve yumuşak bir tonda konuşuruz. Sevinçli olduğumuzda yüz kaslarımız daha uyanık ama rahattır vs. Onlar da aynı şekilde tüylerini, seslerini, gözlerini kullanarak bu duyguları "çok benzer" şekilde ifade eder.

Sıkıntılı bir gün geçirdiniz. Kafanızı dağıtmak için, hem de kuş evladınızla ilgilenmek için ona eğitim vermeye niyetlendiniz. Size olacakları söyleyeyim: Papağanınız anında sıkıntınızı görecek ve hissedecek, o da aynı şekilde canı sıkkın davranmaya başlayacak, sizinle inatlaşacak. Sonunda siz sinirlenirsiniz, o sinirlenir, eğitim fiyaskoyla sonuçlanır hem de artık ikiniz de kendinizi berbat hissediyorsunuz. Smile Bunun önüne geçmenin iki yolu var; ya eğitimi daha keyifli olduğunuz başka bir zamanda yaparsınız, yada rol yaparsınız! T sopaya koydunuz papağanınızı. Sizi okumaya çalışıyor. Gözlerinizi heyecanla kocaman kocaman açın ve gülümseyin, evet içten hiç de öyle hissetmiyor olsanız da. Onunla tatlı bir ses tonuyla konuşun ve tüm ilginizi papağanınıza verin ve iş yerindeki finansal bilmem ne sorunlarını yada hasta ana babanızı unutun. Evet, artık karşınızda neşeli hatta sizi de neşelendirecek bir papağan var artık. Mimiklerinize ve ilginize eğitim boyunca dikkat ederseniz papağanınızın da buna uygun davrandığını göreceksiniz.

Papağanlar sizin ruh halinize hatta kalabalıksanız ev ahalisinin ruh haline göre davranırlar. Durgun bir gün geçiriyorsanız, papağanınız da durgun bir gün geçirir. Neşeli ve canlıysanız, o da neşeli ve canlıdır. Bunalımlıysanız o da bunalımlıdır, sinirliyseniz o da sinirli. Bu hoş bir şey gibi görünebilir ancak papağanların ruh sağlığı bizimkinden hassastır. Bir evde sürekli kavga, üzüntü, mutsuzluk, ağlama zırlama olayları varsa, o evin papağanı büyük ihtimalle tüy yoluyordur yada yolacaktır. Keyifsizdir, yemek konusunda daha kaprislidir, daha az oyun oynar, bütün gün olduğu yerde oturup durur vs. Yani mutsuz bir kuşun yaptığı her şeyi yapar. Daha önce on beş bin kere belirttiğim ve belirteceğim gibi, papağanlar çocuk gibidir ve çocuklar gibi ebeveynlerinin halet-i ruhiyyelerinden etkilenirler. Bu nedenle onların yanında kavga etmemeli, ağlamamalı ve bunalım müzikleri dinleyerek rakı içmemelisiniz Smile Aksi taktirde "sorunlu bir çocuğunuz" olur. Onun yanında rol yapın. Zor mu gelir, kolay mı bilmiyorum ama "niye ben onun yanında istediğim gibi davranamıyorum, onu rahatlamak için aldım ben" demeyin. Birincisi o bir stres topu değil, çok duygusal, çok kolay strese girebilen bir canlı, ikincisi o kadar sinir stres harbi yaşıyorsanız köpek falan almalıydınız, papağan değil.

Her neyse, vücut dili meselesine geri dönelim. Papağanlar için en önemli kendini ifade yoludur vücut dili. Bu nedenle onu anlamak ne demek istediğini çözmek için, onun sizi gözlediği gibi siz de onu gözlemelisiniz. Unutmayın o "her davranışı ve hareketiyle" bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Her ses, her bakış, her yaramazlık, her tüy hareketi bir anlam ifade ediyor. Papağanlar karmaşık yaratıklardır. İleride konuşmayı öğrendiğinde sizinle konuşarak iletişim kurmak isteyebilir ama kendini gerçek anlamda ifade edebildiği en kuvvetli alan vücut dilidir. O sizin dilinizi öğrenebiliyorsa, siz de öğrenebilirsiniz, öğrenmelisiniz.

Nehir:papağanokulu

Haydut İle Haylaz

$
0
0
ARKADAŞLAR HAYLAZ EĞİTİMLİ ALDIĞIM KUŞUM ZATEN BİLİYOSUNUZ 1 AY ÖNCE YANINA HAYDUTU ALDIM EĞİTİMSİZDİ VE BAKIMSIZDI ŞUNDA ÇOK TEMİZ ÇOK GÜZEL Bİ KUŞ OLDU. ALDIĞIM GÜNDEN BERİ HAYLAZLA AYNI KAFESTELER. 1 HAFTADIR ARALIK VERMEDEN ÇİFTLEŞİYOLAR AYNI ZAMANDADA EĞİTİM VERİYORUM İKİSİDE EĞİTİMLİ OLDU Smile KAFES DIŞINDADA EĞİTİMİ VİDEOLAMAK İSTERDİM FAKAT KAFESİN DIŞINA ARTIK ÇIKARMIYORUM ÇÜNKÜ YUMURTA BEKLİYORUM Smile
YENİ KUŞUM HAYDUT BABA FİLM MÜZİĞİNİN MELODİLERİNİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYOR
CİCİKUŞ DİYOR VE ELE GELİYOR HAYLAZIN SAYESİNDE Smile
MAŞALLAHLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN ARKADAŞLAR.


Kuşlarım anlaşamıyor

$
0
0
dişi kuşum anlaşamıyor yeni aldığım kuşun cinsiyeti belli değil nasıl alıştıra bilirim birbirlerine

çubuk kraker ve balık kraker zararlımı...

$
0
0
yeminden başka sebze felan yediremedim bu zamana kadar..marul havuç..ne verdimse olmadı..yemiyor....ne zaman yiyecek bunları?? ama çubuk krakeri çok sevdi...günde 1tane çubuk kraker yiyor..dünde öyle balık kraker veriyim dedi..onuda yedi valla...

Papağanların Sesleri

$
0
0
Papağanlar doğal hayatlarında vokalizasyonu birbirleriyle diyalog kurmak, besinlerin yerlerini belirtmek, tehlikeyi haber vermek gibi nedenlerle kullanır. Nasıl Türkçe'de eşsesli kelimeler varsa, papağanların dilinde de eşsesli ama faklı anlama gelen ötüşler vardır. Bunların arasındaki ayırımı anlamak için papağan evladınızı iyi gözlemek ve vücut dilini çook iyi anlamak durumundasınız.
Heyecan, Öfke, Korku, Sevinç, İhtar, Alarm, Endişe, Mutluluk, Çağrı, Yemek isteme, Şakalaşma vb. durumlarda papağanınız ötecektir. Her duygunun nasıl bir ötmeye karşılık geldiğini dediğim gibi zamanla kendiliğinizden öğrenirsiniz. Ama ben başlangıç olsun diye yardımda bulunayım:

Hırlama/Tıslama:

Papağanınız sesleri mutlaka mimikleri ve vücut diliyle destekleyerek çıkarıyordur. Bu nedenle onun hareketlerine çok dikkat etmelisiniz. Genelde korku, öfke, ihtar ve endişe birbirine karıştırılır. Bu duygulara karşılık gelen ses "hırlama" ya da "tıslama"dır. (kuştan kuşa değişir bu sesin tonu)

- Korku hırlaması, yüksektir; kuşun gagası açıktır ama vücudu sürekli bir gerileme, sakınma halindedir. Ayaklar kararsızdır, sizin öne hamleniz daha çok gerilemesine neden olur. Vahşi kuşların büyük çoğunluğu korku nedeniyle hırlar. Korkan bir kuşa yukarıdan bakıyorsanız, büyük ihtimalle kafasını geriye atacak, gagası vücudunu koruyacak biçimde öne çıkacaktır.

- Öfke hırlamasında vücut hareketleri korkusuzdur. Hatta sinirle sağı solu ısırabilir, bir şeyleri yere atıp hıncını onlardan çıkarabilir. Gaga yine açıktır, tüyler yine kabarıktır ve hırlayış inişli çıkışlıdır. Bu durumda ona elinizi uzatırsanız büyük ihtimalle sinirli bir ısırık alırsınız.

- İhtar hırlaması hafiftir. Daha çok homurtu şeklinde ama vücut hareketleri biraz kararsızdır. Boynu uzar, başı aşağı yukarı sağa sola hareket eder, gaga yine öndedir. Arada susar, hareketlerinize bağlı olarak homurtunun düzeyi artar.

- Endişe hırlaması hafif bir hırıltı olarak başlar. Bazen hiç ses çıkarmadan kabarık ve gaga önde durabilir. Yada belli belirsiz "brr.." sesleri gelebilir kulağınıza. Bu durumda onun hoş bir sesle konuşun çünkü ihtiyacı olan tek şey, endişelenecek bir şeyin olmadığını ona göstermek.

Hırlama ve homurtular illa size ya da bir insana karşı kullanılmaz. Sevmediği ya da tanımadığı bir eşyaya karşı da kuşunuzun tepki vermesi olağandır. Örneğin Rika “Öcü” adını verdiğimiz zürafa bozması bir oyuncaktan çok korkuyor. Eğer elimde Öcü’yle birlikte yaklaşırsam ona, hırlamaya homurdanmaya başlıyor. Homurdandığı şey ben değilim burada, öcü. Daha ileri gidersem, korkup kaçar. Elbette ben onu korkutmak yerine öcüyü tekme tokat dövüp başka bir odaya fırlatıyorum, böylece Rika memnun ve mutlu bir kuş oluveriyor.

Çığlıklar:

Çığlıklar da bir çok nedene dayanabilir; neşe, alarm, ilgi çekmek, çağrı vb.
Burada en dikkat edilmesi gereken neden alarm sesidir. Kuşunuz avazı çıktığı kadar bağırarak belli sesleri tekrar ediyorsa bu genelde hep "aa keyfi yerinde ötüyor" diye yorumlanır. Bazen hoşa gider, bazen kuşa "susması" söylenir (öten kuşa boş yere "sus!" ya da "kapat çeneni" demek de ayrı bir durum tabii) Hayır, bazı durumlarda bu sesler "sürüyü tehlikeye karşı uyarmak" maksatlı çıkarılır. (evet, burada sürü siz yada aileniz oluyor)
Kuşunuz pencereden dışarı bakıyordu, sonra birden bir şey gördü ve hareketlenmeye başladı. Ancak neşeliden ziyade endişeli. Ayrıca gördüğü şeye yaklaşmaya çalışmak yerine olduğu yerde duruyor, yada bir aşağı bir yukarı gidiyor. Ve bağırıyor. Bu bağırma bilmem kaç kilometre öteden bile duyulabilecek türde bir bağırma da olabilir, hafif, endişeli ıslıklar da. Bu durumda kuşunuzu elinize almalı ve onu oradan uzaklaştırmalısınız yada bakıp bağırdığı şey evin içindeyse o nesneyi uzaklaştırmalısınız. Onunla "ilgilenmelisiniz". Bu durumda ona susmasını söylemek yada onu azarlamak vs. gibi davranışlar büyük bir haksızlık. Onun derdi "sizi -tehlike- olduğunu düşündüğü şeye karşı uyarmak."
Bazen alarm ötüşleri savunma ve uyarı hareketleriyle birlikte görülür. Kuş bir şey görür ve ona karşı savunmaya girişir, kabarır, boşluğa gaga sallar, bir yandan da garip hırıltılı seslerle sizi dikkatli olmanız konusunda uyarmaya başlar. (bu çok eğlencelidir aslında bir açıdan Acik-agizli-gulumseme) Kuş davranışları ve sesleri konusunda bilgisiz ve tecrübesiz insanlar kuşun "dikkatli ol! Tehlike!" mesajını anlamayarak onun agresifleştiğini yada trajik bir şekilde "şımardığını, oyun oynadığını" düşünür. Doğal olarak ortaya zavallıca bir durum çıkar: bir yanda "Tehlike! Kaçıın!" diye bağırıp çağıran bir kuş, öte tarafta kuşunun şımarıklık yaptığını sanan ve el çırparak "canım! hahaha neler yapıyor!" diye sevgi gösterisinde bulunan bir insan Smile Bence komik. Bakın bu linkte bir video var. Youtube da gezinirken rastlamıştım. İşte bu videodaki kuşun davranışları ve çıkardığı sesler tam olarak yukarıda bahsettiğim şey. Bu kuşun korktuğu ve hırladığı şey, sizin üzerinizdeki bir atkı da olabilirdi.

Kuşunuz kabarık ve mutlu bir halde, ve yine değişik çığlıklar atıyor. İşte buna "mutlu" diyebiliriz. Kuşunuz hareket halinde ve kanat çırparak orada burada yarasa gibi sallanarak çığlık atıyor, işte buna "neşeli" diyebiliriz. Siz odada değilsiniz ve sürekli "aynı tonlarda" bir çığlık atıyor. İşte bu da çağrı sesi. Çağrıyı sadece size yapmayabilir. Pencereden bakarken gördüğü bir kuşu da çağırması mümkün. Kuşunuz olur da sizi çağırırsa, siz de "belli" bir kelime kullanarak hemen yanına gidin;
-Juuk!
-Neredesin?
ya da
-Viiyyaak!
-Rikaa! (papağanımızın adı herneyse) gibi.
Bu iki sebepten önemlidir; birincisi, sizi çağırdığında, onun sesine tepki verdiğiniz için kuşunuz "iyi, anlaşıyoruz ve beni dinliyor" hissine kapılır ve bu his aranızdaki ilişkinin gelişmesinde önemlidir. İkincisi, olur da kuşunuz uçar kaçarsa ya da evin içinde bir yerlerde kaybolursa, onu bulmanız için bu şekilde karşılıklı çağırma sesleri oluşturmak önemlidir.

Tepkisel sesler:

Yine örnekle anlatayım: Rika tüm afrika griler gibi biraz sakar bir kuş. Arada perdelerden yarasa gibi sarkarken ya da oyun bahçesinde bir daldan ötekine atlarken düşebiliyor, ya da ayağı bir şeye takılıyor, dengesini kaybediyor vs. Bu durumlarda Rika “bik!” diye bir ses çıkarır. Bunun insancadaki açılımı, “Ay!” dır. Smile

Papağanlar karşılaştıkları durumlara özgü sesler çıkarabilirler. Bu seslere dikkat etmemiz, papağanımızı anlamamız için önemlidir. Başı dertte olduğunda, mama istediğinde, suyunu döktüğünde, bir yaramazlık yaptığında, ilgi istediğinde vs. belli bir ses çıkarması mümkündür. Elbette bu sesler, aranızdaki ilişki sağlamlaştıkça ortaya çıkacaktır. İlk zamanlarda hiçbir derdini sese ve harekete dökmemesi normaldir. Çünkü bir kuş size ne kadar hızlı alışırsa alışsın, “bağlanma”, “güvenme” ve “benimseme” uzun zaman alacaktır. Siz olumlu davranışlarınızla bu süreyi kısaltabilirsiniz o kadar. Çevre ve kişiye bağlandıkça onun tepkisel ses ve davranışlarını tanımaya başlarsınız.

Sesle ilgili başka konular da var, ama şimdilik bu kadar. Zamanla makalelerin sayısı artacak.

papağanokulu

Papağanlarda Agresyon

$
0
0
Papağancıklarımız, bir şeyi isteyip istemediklerini, korkularını, öfkelerini, mutluluklarını, heyecanlarını aslında bize anlatıyorlar, ancak bazen verdikleri işaretleri kaçırabiliyoruz. Bunun sonucunda ısırılabiliyoruz, kuşlarımızda güven fobisi yaratabiliyoruz. Bizim işaretleri okumayı bilmememiz iki taraf için de kayıp oluyor. Ama, inanın ki kuşunuzu biraz tanıdıktan sonra işaretleri okumak çok kolay. Bu mini-rehberin de yardımıyla, sorunlarınızı kısa sürede aşacağınızı umuyorum. Bu rehberde, bize sevimli modelimiz Maşuk eşlik edecek.

Öncelikle, kuşumuzun işaret vermek için kullandığı bazı tüyleri görelim.

Boyun Tüyleri,
[Resim: 25jd3eg.jpg]
Sırt ve Kanat Tüyleri,
[Resim: jpbqzp.jpg]
Yanak Tüyleri,
[Resim: 33f6a2w.jpg]
Ve elbette, gaga.
[Resim: 14jt2rr.jpg]
Yukarıdaki resimde, Maşuk ısırmıyor. Sadece gagasını açıp kapatarak, “Bak, ısırırım ha, uzak dur,” tehdidinde bulunuyor. Eğer bu anda ona yaklaşırsam, anında ısırılırım. Bu çok açık bir tehdittir. Ancak, bazen o kadar da belirgin olmayabiliyor. Nasıl mı?

Kuşlarımız, heyecanlandıkları veya rahatladıkları zaman tüylerini kabartabilirler. Heyecansa üç türlüdür : korku, öfke, mutluluk. Kuşunuzun heyecanının ne yönde olduğunu anlamak içinse onu biraz tanımanız gerekiyor. =) Genelde, bunu yüz ifadeleriyle çok güzel belli ediyorlar. Korktuklarında genellikle tüylerini iyice yapıştırıyorlar. Gözler hızlı hızlı büyüyüp küçülüyor, nefes alışı hızlanıyor. Korku anında üzerine giderseniz öfkeye dönüşüyor ve tüyler kabarıyor, bazen gaga açılıyor, tabi ki ısırılıyorsunuz. Mutluluk zamanlarında ise yüzlerinde çok huzurlu, rahat bir ifade oluyor. Hatta bir yandan da gagasının hafif hafif çıtırdatıyorsa değmeyin keyfine =) Alttaki resimler, sayın Maşuk’un öğle uykusundan önce çekilmiş fotoları, kendisi saat 2 - 2,5 ta kestirmeyi seviyor. Eğer kuşunuz bu fotoğraflardaki gibi duruyorsa, gayet rahat ve mutludur. Gidip izin verirse sevin hatta bol bol. Uykudan önce çok hoşlarına gidiyor özellikle.
[Resim: 34ozp8k.jpg]
[Resim: 2nibd35.jpg]
Gördüğünüz gibi, gayet sakin, mutlu, rahat bir ifadesi var. Tüyler kabarık ama, bu korku veya öfke göstergesi değil. Kuşunuzu tanıdıkça daha kolay yorumlayacaksınız.

Şimdi ekleyeceğim fotoğraflar, özellikle kuşunuz tarafından sürekli ısırılıyorsanız size çok tanıdık gelecek. Bu haldeki bir kuşa asla ama asla gereğinden fazla yaklaşmayın, ele gelmeye ya da dokunmaya zorlamayın. Ona kendi alanını verin, “İstemiyorsan, istediğin zaman oynarız.” deyin. Ona saygı duyun, ki siz kendi alanınıza ihtiyaç duyduğunuzda kuşunuzdan aynı saygıyı görün.

BU KUŞA YAKLAŞMAYINIZ!!
[Resim: dgo5jr.jpg]
[Resim: 1445wk7.jpg]
Bir de, hafif gerginlikteki Maşuk’u göstereceğim sizlere. Bu fotoğraftaki gerginliğinin tüm sebebi fotoğraf makinesi. Sayın Maşuk fotoğraflarının çekilmesinden hiç hoşlanmıyor ve eğer fotoğraf çekimi uzarsa, fotoğraf makinesine, “Yok ol!” gagası atmayı da ihmal etmiyor =)

Gördüğünüz gibi, gergin biraz, ama ısıracak kadar da değil. Elimi ısırmıyor, sadece yine de tüylerine dokunmam için izin de vermeyecek. Burada, elimi yaklaştırırken her ihtimale karşı bileğimin gergin derisini kullanıyorum ki, bir anda modunu değiştirip ısırıverirse çok canım acımasın =)
[Resim: 33e1xdd.jpg]
Bir de, eğer kuşunuz sizi sevdirmeye davet ediyorsa, fazla nazlanmayın. =) Gidip sevin. Kuşunuz sizi kendisini sevmeniz için davet ettiğinde, başını önüne doğru eğecek, büyük olasılıkla boyun tüylerini de hafif kabartacaktır. Benimki, eğer o ister de ben sevmezsem, gelip kafasını elime sürtüyor.
[Resim: 2l9gncn.jpg]
Bir de, aşırı mutlu Maşuk fotoğrafımız var =) Burada kendisi terasa çıkıp üzüm yedikten sonra, bir mutluluk dansı yapıyor. Fotoğraftaki gibi tüneğinde gidip geliyor. Gülmekten ölüyoruz =)
[Resim: 2a0ql2.jpg]

Önemli Not : Kuşunuzun gözlerinin büyüyüp küçülmesini her zaman korkuya yormayın. Işığın yüksek olduğu durumlarda, bizim göz bebeklerimizin küçülüşü gibi, onlarınki de küçülüyor, karanlıkta büyüyor. Korku ya da endişeye yormanız için, hızlı hızlı büyüyüp küçüldüğünü gözlemleyin. =)

Begüm:papağanokulu

Site Yönetimi Hakkındaki Fikirleriniz(anketli)

$
0
0
Değerli sultanpapaganlari.com ailesi;
Yönetim olarak açmış olduğumuz bu konu altında sitenin idaresi,yönetimden memnuniyetiniz yada memnuniyetsizliğinizi bizlere sunmanıza imkan verebilecek düşüncelerinizi bekliyoruz.Tüm yöneticilerimiz hakkında şikayetlerinizi,sıkıntılarınızı bizlerle paylaşabilirsiniz.

sultanpapaganlari.com yönetimi olarak herkesin düşüncesine ve fikrine saygı çerçevesi içerisinde saygı duymaktayız...Kendimizi geliştirebilmek adına ve sizlere daha iyi hizmet verebilmek için anketimize oy verin ve konu altında düşüncelerinizi bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin...



NOT:ARKADAŞLAR DAHA ÇOK BİZLERİ EKSİK GÖRDÜĞÜNÜZ YADA BİZLERDEN MEMNUN OLMADIĞINIZ NOKTALARI SÖYLERSENİZ BİZLER İÇİN DAHA FAYDALI OLACAKTIR...
SAYGILARIMIZLA SULTANPAPAGANLARİ.COM YÖNETİMİ

Pearl hakkinda bulabildiğim bilgi

$
0
0
arkadaşlar aşağıdaki adresten bir arkadaşın isteği üzerine elimden geldiğince çevirmeye çalıştım

http://www.justcockatiels.net/pearl.html

Köken: pearl elde edilen üçüncü mutasyondur. Pearl sultan papağanı ilk olarak 1967 de batı almanyada elde edilmiş ve yetiştirilmiştir. Pearl geni kuşlarda temel renk pigmentleri üzerinde herhangi bir görsel etkisi yoktur. Ama pearl geni şu anda mevcut olan renklerin dağılımını etkiler. Grey ailesine ait olan melanin pigmentinin (gri veya koyu renk) yayılmasını azaltır ve sarı(lipochrome- altın rengi) pigmentlerin yayılımını arttırır. Tüm kuşlardaki bireye ait tüyleri üniforma gibi bir renk çifti yaratmak için değiştirir. Mutasyonlu genler (pearl genleri) kuşlarda renksiz yada rasgele alanlarda pigment bulunan piedlerden farklı davranış sergiler. Her bir kuşun tüyünün merkezi melaninden(gri gibi koyu renk) yoksundur. bu da her kuşta tüylerde elma dilimi gibi kırçıllı beyazdan koyu altın sarısı renk çiftleri yaratır. Kırçılların her kuş için varyasyonları olabilir. Eğer bir pearl’ün tüylerine dikkatlice bakarsanız, gri/koyu kenarlıklı sarı tüy, yada sari kenarlıklı gri/koyu tüyleri görebilirsiniz. Pearl tüyleri geniş miktarda kanatlarda yada sırtta sınırlanmış olabilir yada göğüsüde kapsayan karın bölgesinde seyrelmiş olarak bulunabilir.
Bir pearl yuvadayken ilk yüyleri, yavru tüyleri çıkmaya başladığında farkedilebilir. İlk çıkan kuyruk tüyleri sarı olacaktır, vücudundaki ilk tüyleri rengarenk yada gri ve sarı renkli bandlardan şerit şeklinde görünümlü olacaktır. Ayakları pembe tırnakları koyu renkli olacaktır.
Pearl mutasyonları normal greyler gibi iki şekillidir. Pearl 5-6 aylıkken erkek tüylerini döküp yetişkin tüylerini aldığında sarı kuyruk tüylerini ve pearl izlerini kaybedecek. Aslında erkek pearl izlerini ve sarı kuyruğunu gerçekten kaybetmez. Olan şey yeni tüyler çıkarken tüylerdeki yoğun melanin tüylerdeki sarı renk desenini maskeler. Ama tüy değişmesine rağmen kırçıllar tamamen gizlenemez ve kuşun sırtında soluk izler(ghosting) olarak görülebilir

İlk kez yavru besliyorum da.

$
0
0
Sizlere birkaç sorum olacak. farklı farklı katagorilerden olduğu için genele yazıyım dedim.

1. Yavrularım çok zayıf kilo alması için yemlerine çok az nijer tohumu koyabilir miyim?

2. Dört gün oldu eve geleli ve çok çabuk alıştılar. Evcilleştirmeye başlayabilir miyim?

3. Tüy yapıları bozuk (özellikle kuyruk ve kanat). Düzelmesi için koparmalıyım ama canı acır diye korkuyorum. Bozuk olan kuyruğunu ve kanadını koparayım mı?

4. Bozuk olan tüylerini kopardığım da benden uzak dururlar mı?

Şu an elimi kafese soktuğum da tedirgin olmuyorlar ama yaklaştıkça yaptıkları işi bırakıyor ve elime dikkat kesiliyor.

Şimdiden yorumlarınız için TEŞEKKÜR EDERİM.


Yazıların bu kadar büyük olacağını tahmin etmemiştim.
Kusura bakmayın.

Sultan Papağanım Hırlıyor Yemleri Yere atıyor...

$
0
0
Sultan Papağanı Kuşumu Dun aldık erkek diye aldık kafese koydum biraz kuçuk kafes madi durumdan dolayı alamadım kısa bir zarf süreçinde alaçağım sultan papağanım hırlıyor elimi kanatı ıstırdı kafese elimi sokamıyoruz ıstırçak diye yemleri yere atıyor fıstık veryoruz hırlıyor yem yemiyorda görmedik açıkçası ne yapmam lazım bn bunu eğitememi 8 aylık galiba [Resim: 345h6wk.jpg] nasıl yaklaşam ben buna uzmanlar cevap verirseniz sevinirim lütfennnnAngel[/i][/align]

endoskopi ile cinsiyet tespiti

$
0
0
Darıca hayvanat bahçesinde amazon papağanına endoskopi ile cinsiyet tespiti yapılıyor.

yeni ailem

$
0
0
jakom uçtuktan sonra gitmesine üzüldüm. bu yavrucuklarımı yeni aldım.
boncuk & gümüş. 3. günleri oldu. geldiklerinde 3 yumurta vardı yuvalıkta ilk gün oturmadılar ikinci ve üçüncü günleri yuvalığa sık sık girip çıkıyolar baze bir kaç saat kalıp çıkıyorlar bu 3. gün yine çiftleştklerii gördüm. erkek dişiyi yuvaya itti ve hala içerdeler Smile çok sevimliler. acaba yumurtaları bozulmuşmudur. aldığım kişi yumurtalarını yapalı 10 gün oldu dedi. yaşları kaçtır acaba. ilginiz için şimdiden teşekkürler.

[Resim: 2yvp43t.jpg]

[Resim: 2jed8n8.jpg]

sultan papağanların maydonuz sapı yemesi

$
0
0
arkadaşlar merhaba sultan papağanların çok sık arayla maydonoz sapının yemesinin zararı varmıdır ilgili arkadaşların yorumunu beklerim

yalancı yumurta

$
0
0
daha önce bir kaç kere çiftleştiler ama şimdi çifleşmiyorlar arkadaşlar ne kadar zaman oldu ama mahmutla meloşum iyi anlaşıyor yanlız daha göremedim çifleşme anını nedense çifleşmiyorlar ama yuvalığınada giriyorlar orda vakit geçiriyorlar geceleri bazen orda uyuyorlar ama malesef halen yumurtaları yok acaba yalancı bir yumurtamı koysam belki kıskanırlar vede onlarda çoğalmaya karar verirler sizce ne yapmalıyım

Kuşum geveze kaçtı....çok üzgünüm çookk :(

$
0
0
Hep riske aldım kapı pencere açıktı hiç kaçmazdı hani...dün mutfakta masada yanımda sandalyede oturuyordu...kapıda açık...hiç kaçmazdı..neyse yanına kafesini getirdim içine girsinde balkona koyam hava alsın...lakin içeri girmiyo..bende bi elime kafesi bi elime kuşu aldım kuşu sokayım diye yaklaştırdım tabi kapının ağzında yapıyorum bunu...benim eşşekliğim işte...aahhh ahh...kafese girmedi birden uçtu gitti...balkondan baktım...geveze geveze diye..aşağıda komşular vardı nere gitti dedim... bu tarafa felan...eşim işte...elim ayağıma dolandı..kafesi aldım aşağı indim...kafesle arayım diye...dediler sen kafesi balkona koy tanır gelir diye...nasıl gelicek yaaaa bürsürü ağüaçlar ormanlar apartmanlar..nere gider nasıl bulur bu balkonu..6-7 aylık daha...balkona koydum ....ama evde ağlıyorum ben napıcam ne etcem..

neyse bu böyle olmucak balkonda dursun kafes aşağıya ineyim arayım etrafta..millete soruyorum papağan uçtu gitti...butarafta değişik kuş sesi vardı siznimiydi felan dedi biri baktım yok...ileri doğru yürüyüm dedim...200 mt ileride...oralarda...teyze dedi bu kuş seninmi diye....evett geveze o dedim..ötüyo yavrum..aşağıdayım nasıl ulaşayım oraya...hemen koştum eve kafesi aldım geldim...indim aşağıya gene...aşağıdan gevezee oğlummm gel gel dedim ama nafile...teee aşağıyı beni kafesi gözü seçermi....bilemiyorum..apartman boyanıcakmış iskele kurulmuş..en üstte 6.katta iskelenin üstünde...ay dedim şu balkona gitsem alırım heralde..ama en üstteki 2 evde yazlıkçılarınmış..kapalı açamayız....

HEMEN komşum geldi abla...ÇATIYA ÇIKTI VALLA KADIN BAŞINA...KAFESİ İPLEN SARKITTI GİRSİN DİYE..AMA GİRMEDİ..KAFESİN YAKLAŞTIĞINI GÖRDÜKÇE ALTI KAHVERENGİ YA KAFESİN KORKTU HERALDE...uçtu uzunca daire çizdi sonra gene kondu iskeleye..bekleyelim kafese gelir belki dedik ama yok nafile..hiçmi acıkmaz susasamaz bu kuş belki girer ben aşağıdayım tabi bakıyorum..o sırada itfaiyeyi aramak aklıma geldi...itfaiye geliyor...o sırada koca karga yı gördü geveze ciyaklıyarak öteye kaçtı karga peşinde nasıl kovalıyor ayy dedim öldürecek vallaha gitti kuş dedim...neyse abla kafesle indi aşağıya....gitti kuş dedim...adamın biri dedi şura gitti sanki ...neyse bakıyoz arkadaki apartmanın çatısına konmuş...nasıl atlatmış kargayı bilmiyorum artık..ayy dedim çok mutlu oldum...O SIRADA EŞİMDE GELDİ İŞTEN İTFAİYEDE ...tabi fırçayı yedim eşimden orda bi güzel...neyse ..kafesi aldı eşim itfaiyenin merdivenine bindi..yükseklik korkusu var eşimde...ama yaptı işte....tam merdiven yaklaştığını görünce korktu geveze gene uçtu gitti...ilk konduğu apartmana iskelenin üstüne konmuş gene..ilk konduğu yere.... neyse ..haydii itfaiye arabası merdiveni indir ön tarafa gel...çatıya çıkalım dediler..eşim ve itfaiye görevlisi çatıya çıktı....çatıdan sarkıttı kafesi iple...ama gelmiyo..o sırada yağmurda bastırdımı..kocaman kocaman damlalarla yağmur yağıyor....kuşta ıslanıyo tabi...silkeleniyo arada...yok kafese gelmedi gene...eşim gevezeee geveze gel oğlum diyo..hani tanıdık ses yüz diye...o sırada itfaiye görevlisi ayağını çatıdan attımı iskelenin üstüne çıktı...ağır ağır abi dedim aşağıdan bağırıyorum...bağrına parmağını uzat yavaştan diye bağırıyom aşağıda...birden davrandı eliyle yakaladı...AŞAĞIDA NASIL SEVİNÇ ÇIĞPLIĞI ATIYORUM...ALKIŞLIYORUM KOMŞULARA SARILDIM FELAN...kafesine koydu hemen...indiler.....yavrum benimmm.......yavrum nasıl macera yaşadı.....eve geldik... yemini suyunu verdik yok ...az yem yedi su içmiyo..dedim susamazmı bu yavrucak güneşin altında... HAYRET... kafesi iyi bi temizledim oyun alanına koydum onu..yemini suyunu tazeledim...yerine koydum...

ANLIYACAĞINIZ TAM 3 SAAT KUŞ KOVALADIK DAMDAN DAMA.... Sad Sad Sad çok üzgünüm çoookk..o karganın kovalayışı hala gözlerimde...... Sad(

Bu bana iyi bir ders oldu... Sad
BEN Bİ KARAR ALDIM..ACABA KUŞ YALNIZLIKTAN FELAN SIKILDIMI...ÇİFT ALAYIM MI...ALIRSAM EĞİTEMEMKİ..BANA KONSANTRE OLMAZ....ne yapayım..sizce bi kaç ay daha benle dursun yalnız sonramı çift koyayım.... GAGASINI VURMAK ÇİFTLEŞME BELİRTİSİYMİŞ SANIRIM..GAGASINI ARADA VURUYOR KAFESİN ÜSTÜNE...

Elden Korkuyor

$
0
0
1.5-2 yaşlarında 7 ay önce aldım. 5 kelime biliyor sürtünmeyi çok seviyor ama elden kaçıyor yakalanmıyor . Ne yapmak gerekir elden yemde yiyor..Sadece sevdirmiyor..Cevaplarınıza muhtaçım.

Papağanların Değiştirilemeyecek Davranışları

$
0
0
Şimdi eğitimle, sabırla, falan kişiden yardım istemekle vs. değiştirilemeyecek papağan davranışlarını daha ayrıntılı görelim. Bu davranışlar vahşi papağanlarla evdeki kuşlarımızın ortak davranışlarıdır (yani insanlara alışık olmak dışında ikisi arasında hiçbir fark yoktur.) Bu davranışlar değiştirilemez, ancak baskı ve eziyetle bir ihtimal “bastırılabilir”. Bu da papağanınızın psikolojisini bozar, onu tüy yolmaya götürür. Tüy yolan papağanın sonu ise, önüne geçilemezse, ölümdür. Yani aşağıdaki durumları bilip kabul ederek, papağanınızı olduğu gibi kabul etmek durumundasınız. Sonuçta geniş alanlarda takılan vahşi bir hayvanı evde tutmaya heves eden sizsiniz, dolayısıyla tüm sorumluluğu üzerine alması gereken ve onu olduğu gibi kabul etmesi gereken de.

Kemirme:
[Resim: 2rddo2o.jpg]
Papağanların boşuna “kemirmeye uygun” gagası yok. Papağan gagası tırnaklarımız gibidir. Sürekli uzar, gelişir. Bazı insanlar gaganın uzadıkça kesilmesini tavsiye etmektedir. Kesilebilir, çünkü gerçekten uç kısımları tırnak gibidir ama bu tavsiyenin ben gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu tavsiyeye ihtiyaç duyacak kişiye “gagayı budayın” demek yerine “papağanınızın ihtiyaçlarını karşılayın ve ona daha iyi bakın” gibi bir tavsiye vermeyi tercih ederim. Çünkü gerçekten, papağanınızın gagası fazla uzunsa, kesilmeye ihtiyaç duyuluyorsa, papağanınıza gerçekten “kötü” bakıyorsunuz demektir. Bu durum her papağan türü için geçerlidir, muhabbet kuşları dahil. İyi bakılan ve ihtiyaçları karşılanan papağanların gagasına bakım yapılmasına ihtiyaç olmaz. Papağanların, hangi tür olursa olsun kemirebileceği uygun ağaçlara ihtiyacı vardır. Eğer kuşunuza kemirme ihtiyacı için yeterli ağacı sağlıyorsanız, gaga kendiliğinden törpülenir. Burada en acınası durumdaki papağanlar bana göre muhabbet kuşları ve diğer paraket türü papağanlar. Çünkü her ne akılsa bu kuşlar akrilik, plastik oyuncaklara yada aynalı salıncaklara mahkum edilmiştir.HAYIR! Muhabbet kuşları da dahil her papağanın “ağaç” oyuncağa ihtiyacı vardır. (muhabbet kuşunuzun büyük papağanlar kadar kemirmeye ihtiyaç duyduğunu anlamak için plastik oyuncaklarındaki gaga izlerine ve evdeki kapılara verdiği zararlara baksanız yeter.) Akrilik ve aynalı oyuncaklar sadece eğlence amaçlıdır. Ağaç oyuncaklar ise “sağlıkları” için gereklidir.

Ona kemireceği (birden fazla) dal sağlamadığınız taktirde ne olur? Papağanınız bu “temel ihtiyacını” karşılamak için başka yerlere bakınmaya başlar. Kapının üstü, kablolar, pencere pervazları, perde kenarları, masa kenarları, koltuklar, avizeler, duvarlar vs. Yani evinizdeki herşey. Papağanınıza vereceğiniz kemirme dalları kafesine ve dışarıda bulunan oyun bahçesine yerleştirilmelidir. Kafesine koymak yetmez. Kafes onun için yuvadır, kafesin dışı ise onun esas takıldığı alanıdır. Bu alanda ona kemirecek şeyleri siz göstermezseniz o kendisine bir kapı seçecektir. Eğer papağanınız çoktan kapı pencere yeme alışkanlığı edinmişse, suçlu kesinlikle sizsiniz, ona boşuna kızmayın. O sadece doğasında olan şeyi yapıyor ve bu doğasını değiştiremezsiniz. Yapabileceğiniz tek şey, onu kapı yememesi için sizin ayarladığınız yeni bir alana yönlendirmek. Davranış bozuklukları dersinde bunu da göreceğiz.

Unutmadan ekleyeyim, kemirme davranışıyla "şımarma nedenli sağı solu ısırma" davranışını birbirine karıştırmayın. Eğer kuşunuz sevinçliyse, yada gagası kirliyse koltuk kenarını yada üstünde durduğu yastığı, hatta gömleğinizin kazağınızın kenarını hafifçe kemirebilir, değiştirilemeyecek bir davranıştır. Genelde bu tip kemirmelerde zarar vermezler, "ay gitti kazağım!" diye hemen panik yapmayın. Smile Eğer çok abartıp kemirdiği yeri delecek yada zarar verecek kadar fazla ısırırsa, o zaman, "hayır!" diyerek gagasına parmağınızı koyun. Zaman içinde şımarıklık niyetiyle birşeyleri "delecek" kadar ısırmaması gerektiğini anlar.

Dağıtma:
[Resim: 64mjpj.jpg]
Bu gerçeği kabul edin, papağanlar dağınık hayvanlardır. Yemeklerini, oyuncaklarını, herşeylerini ortalığa saçarlar. Toz dökerler, tüy dökerler, sizin orayı beş dakika önce silip süpürmüş olmanız onlar için “hiçbirşey” ifade etmez. Hatta bir çok papağan için sizin temizlik yapmanız çok eğlencelidir ve siz temizliği bitirir bitirmez yere bir şeyler dökerler ki sizi yine temizlik yaparken izleyebilsin. Acik-agizli-gulumseme Sinir bozucu değil mi? Ama bu onların doğasında var. Yedikleri yiyeceğin bir kısmını yere döküyorlar, böylece yerdeki böcekler, fareler, sürüngenler, başka kuşlar karnını doyuruyor, tozları toprağı besliyor, tüyleri başka kuşlara yuva malzemesi oluyor vs. Evinizde bu tür bir habitatın bulunmuyor olması da onlar için önemli değil. Bu onların iç güdüsel bir davranışı ve önüne geçilemez.

Dağıtmanın tek nedeni doğal dengenin bir parçası olmak değildir. Bazen de öğrenme davranışıyla ilişkilidir. Papağanınız evde keşfe çıktı ve açık bir çekmece buldu (açık kalmış ıvır zıvır çekmecelerine bayılırlar). İçindeki şeyleri alıp önce bir gagasında çeviriyor sonra aşağı atıyor. Zamanla tüm çekmecenin içi dışına çıkıyor. Yada papağanınız dolaşırken çalışma masanızın üstüne kondu ve orada oyuncak olarak gözüne kestirdiği kalemliğin içindekileri alıp alıp aşağıya atmaya başladı. Üstelik her aşağı düşen şeyin arkasından bir de bakıyor. Smile Dağıtma davranışı burada “öğrenme” işlevi taşımaktadır. Küçük yaş çocukların yaptığı gibi. Oyuncaklarımızı yada bulduğumuz herhangi bir şeyi pencereden aşağı atıp arkasından bakma olayını sanıyorum çoğumuz yapmışızdır. Acik-agizli-gulumseme Durum buyken, papağanınıza vay çekmeceyi niye dağıttın, vay kalemliği devirdin diye kızmak büyük haksızlık. Bu tip şeyleri yapıyor çünkü ihtiyacı var.

Isırma:

Hm? Isırmak değiştirilemeyecek doğal bir davranış mı? Bir davranış bozukluğu değil mi? DEĞİL! Isırmak onlar için ötmek kadar doğal bir şey. Tabii ısırmanın doğal olduğunu söyledikten sonra şu soru da sorulmalı, “nasıl bir ısırma?”

Papağanınız size hırlayıp harlayarak aniden üstünüze atılıp ısırıyorsa, ya da hiçbir sorun yokken ortada, hart diye elinizi ısırıp kanatıyorsa, ya da kulağınızda yeni bir küpe deliği açıp kaçıyorsa bunlar davranış bozukluğudur. Düzeltilmesi gerekir. Ancak bunun dışında kalan ısırmalar da vardır. Bu ısırmalar, vücut dilinin bir parçasıdır, kendini ifade etme yoludur. Vücut dilini anlamlandırmak dersinde daha ayrıntılı ele alınacak bu konu. Yalnız şunu diyeyim; sırf bilmiyorsunuz diye, papağanınızı yaptığı bir şeyden ötürü suçlamayın. Siz nasıl konuşmak için dudaklarınızı kıpırdatmak zorundaysanız, o da kendini ifade etmek için gagasını kullanmak zorunda.

Kaşınma/tozlanma/yağlanma/tüy dökme:
[Resim: 2uib41c.jpg]
Papağanların binlerce tüyü vardır. Bu tüylerin her gün yağlanması, tozlanması gerekir. Tüm kuşlar gibi, papağanlar da gününün büyük kısmını tüy bakımına ayırır. Kaşınır, tüyleri gagasıyla tarar, düşecek tüy var mı kontrol eder. Bu doğaldır! Kuşum etrafa toz dağıtıyor, kuşum kaşınıyor diye dert edip kuşunuza ne idüğü belirsiz parazit ilaçları sıkmayın, her gün musluk altına sokmayın! Ona yardımcı olmak için suyla hafifçe sprey yapabilirsiniz o kadar. Ama ne yaparsanız yapın onun kaşınmasına, etrafı küçük tüy ve toz parçalarıyla kirletmesine engel olamazsınız. İnanın, eğer kuşunuz kaşınmıyorsa, tüy toz dökmüyorsa işte o zaman sorun vardır! Bilhassa Afrika griler, Kakadular ve Sultan papağanları diğer kuşlara nazaran çok daha fazla toz-kepek döker. Çünkü deri yapıları diğer papağanlardan farklıdir.

Ötme:

Papağanlar kuştur ve kuşlar öter. Şaşırtıcı bir gerçek değil mi? Ne yazık ki bu gerçeği dikkate almayan bir çok insan da var. Kuşunuzun ötmesini normal karşılamak zorundasınız. Papağanların yüksek bir ötüş gücü vardır ve bu kulaklarımıza bazen çok rahatsız edici gelebilir. Davranış bozukluğu olarak görülen “sürekli ötme” durumu dışında kuşunuzun bu yüksek sesini sevmek, buna alışmak durumundasınız. Komşularınız onun umurunda değildir. Sadece mantığını anlatarak sevdiği insanlar için bir süre sessiz durmayı öğrenebilir. (Evde bebeğinizin uyuduğu ya da sizin uyuduğunuz zamanlar gibi) Bunun da bir yolu yordamı vardır, “sus” demekle kuşlar susmaz.

Kalabalık ve çok konuşmalı bir ortamda kuşunuzda konuşmaya katılır ve ortam ne kadar gürültülü olursa, o da o kadar gürültülü olur. Bu doğaldır çünkü kendi sesinizi duyamayacağınız kadar bağırmasının tek sebebi o anda “sosyalleşiyor” olduğunu düşünmesi. Siz misafirinizle kahkahalar atıp sosyalleşirken o neden geride kalsın? Kendi sesinizi duymanızın yolu onu başka odaya götürmek ya da üzerini örtüyle örtmek değildir, sadece onu dışlamış olur ve üzersiniz. Yapmanız gereken tek şey onu kendinize daha da yaklaştırmak, kafesindeyse, dışarı çıkarmak. Ya da daha baştan, o sosyalleşme/ötme olayına girmeden “önce” onu başka bir odaya almak.

Uçma:
[Resim: 4kftyf.jpg]
Papağanlar kuştur ve kuşlar uçar. Başka bir şaşırtıcı gerçek. Kanat ayarı yapsanız da uçmaya ihtiyacı var, yapmasanızda. Kanat ayarı yaparak sadece onun uçma imkanını elinden alıyorsunuz, isteğini ve ihtiyacını değil. Kanadı ayarlı kuş da uçabilen kuş kadar uçma isteğiyle doludur. Kuşlarınıza kanat ayarı yapmadan önce bunu bilin.
Uçmak, kanat çırpmak onların eklem, kas ve ruh sağlıkları için çok önemli bir aktivitedir. Bu nedenle illa ki kanat ayarı yapmanız gerekiyorsa, kuşun belli bir mesafe alabileceği kadar ayar yapılmalıdır. Kuşun kanatlarının çok kısa kesilmesi ve uçma kabiliyetinin tamamen elinden alınması onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Uçabilmek onun “en doğal” hakkıdır!

Kuşunuzun uçup kaçmasından korkuyorsanız, gereken önlemleri alıp, gerekli dikkati göstermesi gereken kişi sizsiniz. Kapıya pencereye dikkat edin, gerekirse tel taktırın, ona kaçtığında geri dönebilmesi için mahalleyi tanıtın, recall eğitimi verin, harness kullanın, ama hemen kanatlarını kesip sorumluluklarınızdan kaçmayın.

 

Saklanma:
[Resim: 24doncy.jpg]
Papağanınız en son gördüğünüzde yerlerde dolanıyordu, şimdiyse ne kadar çağırsanızda ses seda gelmiyor ve hiçbir yerde yok! Kapı pencere açık değil dışarıya kaçmış olamaz, kafesinde yok, oyun bahçesinde yok, T sopasında yok, hiçbir yerde yok! Pekala, papağanların yeni bir özelliğiyle daha tanıştınız. Saklanmak!

Papağanlar bazen kafa dinlemeye ihtiyaç duyar, “kimsenin” onları göremeyeceği bir yerde şekerleme yapmak, kaşınıp ortalığı tozutmak ister. Elbette bu saklanma zamanlarında onun nerede olduğunu bulmanız gerekir ama bulduğunuzda onu oradan almamalı, rahat bırakmalısınız. (Tabii tehlikeli bir yere gizlenmediyse. Mesela Rika gider bilgisayarımın kasasının arkasına, kabloların arasına gizlenir. Onu mecburen alırım oradan.) Genelde nerelere saklanırlar? Kitap raflarının arası, koltukların altı, yatakların altı, Tv ekranlarının arkası, dolapların içi, açık kalmış bir çekmecenin içi, hatta ortalıkta kalmış kıyafetlerinizin içi! Her tür kuytu onlar için makbuldur. Bu sürekli bir ihtiyaç değildir, bazen iki günde bir, bazen haftada bir, bazen ayda bir, bazense iki üç ayda bir. Değişir.

Onu bulduğunuzda dokunmayın, onunla bir kaç kelime konuşup geri çekilin. Bırakın rahatlasın, otursun orada. Ta ki kendisi oradan çıkana kadar ya da belli bir şeyin vakti gelene kadar (yemek vakti, uyku vakti, ya da eğitim vakti). Bu yanlızlık anlarına da oyun oynayıp sosyalleşmek kadar ihtiyacı var. Hatta oyun bahçesine kuytu bir köşe de yapabilirsiniz. (kafese değil) Hoşuna gidebilir.

Yükseğe tırmanma:
[Resim: 1q6dk1.jpg]
Papağanlar doğal hayatlarında hem yerlerde hem de ağaçların tepelerinde takılır. Farklı durumlar ve ihtiyaçlar için. Yerde su ve yemek ararlarken, düşmanlarını kandırmak ya da onlardan saklanmak için yüksekleri tercih ederler. Mesela bir sürü papağan bir araya gelip bir ağacın en yüksek dallarına gizlenir ve avcı kuş daha aşağıda takılan papağanlara doğru yaklaşırken, yukarıda gizlenenlerin hepsi birden kanat çırpar, ya da ortaya çıkarlar. Böylece avcı kuş “ne oluyor be?” diye düşünerek oradan uzaklaşır. Bunun gibi stratejiler. Dolayısıyla papağanların bir mekanın “en yüksek yerinde” bulunmak gibi iç güdüsel bir ihtiyacı vardır. Bu nedenle evinizde bulunan en yüksek yere tünemesini doğal karşılamalısınız ya da evinizi ona göre yeniden düzenlemelisiniz. Benim evim papağanlarıma uygun bir düzendedir; en çok takıldığı odadaki en yüksek yer, papağanımın oyun bahçesinin tepesi ve bir kaç kitap rafıdır. Bu odaya bilhassa daha yüksek bir eşya koymadım ki, onu alamayacağım ya da bulunmasını istemediğim bir yükseklikte takılmasın. Eğer evimi papağanlar için düzenleyemeyecek olsaydım, tavanlarda takılmasına göz yummak zorunda kalacaktım.

Ürkme:

Papağanlar ürkektir, çünkü av hayvanıdırlar. Sakın onun bu özelliğini değiştirebileceğinizi düşünmeyin. Papağanınız dünyanın en korkusuz, en meraklı, en cazgır papağanı olabilir ama onun beş saniye sonra falanca bir eşyanın düşmesinden yada bir torbanın uçuşmasından korkmayacağının garantisi hiçbir zaman yoktur. Papağanlar ani şeylerden, tanımadıkları şeylerden ürkerler. Ürkme durumunda yaptıkları bir tek şey vardır: uçup kaçmak! Bu durumda ne kadar hızlı davranabileceklerini, ya da ne kadar hızlı düşünebildiklerini tahmin edemezsiniz. Ürktüğü anda ürktüğü şeyden uzaklaşır ve kendine çok hızlı bir şekilde tehlikeden “tamamen” kurtulabileceği bir çıkış yolu bulur. Aralık bir pencere, aralık bir kapı vs. Benzer şekilde dışarıda serbest duran papağanlar da aniden ürkebilir ve bir anda uçup gözden kaybolabilir. Kuşunuz ele ne kadar alışık olursa olsun asla onun kaçmayacağına güvenmeyin. Yapmanız gereken en önemli şey, onun ürkek bir yaratık olduğunu asla aklınızdan çıkarmamak. İkinci en önemli şey ise, ona tam bir recall eğitimi ve acil durum çağrısı eğitimi vermek, ki böylece kuşunuzun kaçması durumunda onun size geri dönmesini sağlayabilesiniz. Üçüncü bir şey daha var, o da kuşunuzun, korktuğu durumdan kurtulmak için uzaklaşmak yerine, size sığınması gerektiğini öğrenmesi. Tabii hepsi birer eğitim gerektirir ve tabii ki ileriki derslerde. Burada bilmeniz gereken şey, temel bir bilgi: Papağanlar ürkektir ve kendilerini asla tam olarak güvende hissetmezler. Bunu bilin ve önlemlerinizi buna göre alın, recall ve güven eğitimlerini ciddiye alın.

papağanokulu
Viewing all 2949 articles
Browse latest View live