Şimdi eğitimle, sabırla, falan kişiden yardım istemekle vs. değiştirilemeyecek papağan davranışlarını daha ayrıntılı görelim. Bu davranışlar vahşi papağanlarla evdeki kuşlarımızın ortak davranışlarıdır (yani insanlara alışık olmak dışında ikisi arasında hiçbir fark yoktur.) Bu davranışlar değiştirilemez, ancak baskı ve eziyetle bir ihtimal “bastırılabilir”. Bu da papağanınızın psikolojisini bozar, onu tüy yolmaya götürür. Tüy yolan papağanın sonu ise, önüne geçilemezse, ölümdür. Yani aşağıdaki durumları bilip kabul ederek, papağanınızı olduğu gibi kabul etmek durumundasınız. Sonuçta geniş alanlarda takılan vahşi bir hayvanı evde tutmaya heves eden sizsiniz, dolayısıyla tüm sorumluluğu üzerine alması gereken ve onu olduğu gibi kabul etmesi gereken de.
Kemirme:
![[Resim: 2rddo2o.jpg]]()
Papağanların boşuna “kemirmeye uygun” gagası yok. Papağan gagası tırnaklarımız gibidir. Sürekli uzar, gelişir. Bazı insanlar gaganın uzadıkça kesilmesini tavsiye etmektedir. Kesilebilir, çünkü gerçekten uç kısımları tırnak gibidir ama bu tavsiyenin ben gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu tavsiyeye ihtiyaç duyacak kişiye “gagayı budayın” demek yerine “papağanınızın ihtiyaçlarını karşılayın ve ona daha iyi bakın” gibi bir tavsiye vermeyi tercih ederim. Çünkü gerçekten, papağanınızın gagası fazla uzunsa, kesilmeye ihtiyaç duyuluyorsa, papağanınıza gerçekten “kötü” bakıyorsunuz demektir. Bu durum her papağan türü için geçerlidir, muhabbet kuşları dahil. İyi bakılan ve ihtiyaçları karşılanan papağanların gagasına bakım yapılmasına ihtiyaç olmaz. Papağanların, hangi tür olursa olsun kemirebileceği uygun ağaçlara ihtiyacı vardır. Eğer kuşunuza kemirme ihtiyacı için yeterli ağacı sağlıyorsanız, gaga kendiliğinden törpülenir. Burada en acınası durumdaki papağanlar bana göre muhabbet kuşları ve diğer paraket türü papağanlar. Çünkü her ne akılsa bu kuşlar akrilik, plastik oyuncaklara yada aynalı salıncaklara mahkum edilmiştir.HAYIR! Muhabbet kuşları da dahil her papağanın “ağaç” oyuncağa ihtiyacı vardır. (muhabbet kuşunuzun büyük papağanlar kadar kemirmeye ihtiyaç duyduğunu anlamak için plastik oyuncaklarındaki gaga izlerine ve evdeki kapılara verdiği zararlara baksanız yeter.) Akrilik ve aynalı oyuncaklar sadece eğlence amaçlıdır. Ağaç oyuncaklar ise “sağlıkları” için gereklidir.
Ona kemireceği (birden fazla) dal sağlamadığınız taktirde ne olur? Papağanınız bu “temel ihtiyacını” karşılamak için başka yerlere bakınmaya başlar. Kapının üstü, kablolar, pencere pervazları, perde kenarları, masa kenarları, koltuklar, avizeler, duvarlar vs. Yani evinizdeki herşey. Papağanınıza vereceğiniz kemirme dalları kafesine ve dışarıda bulunan oyun bahçesine yerleştirilmelidir. Kafesine koymak yetmez. Kafes onun için yuvadır, kafesin dışı ise onun esas takıldığı alanıdır. Bu alanda ona kemirecek şeyleri siz göstermezseniz o kendisine bir kapı seçecektir. Eğer papağanınız çoktan kapı pencere yeme alışkanlığı edinmişse, suçlu kesinlikle sizsiniz, ona boşuna kızmayın. O sadece doğasında olan şeyi yapıyor ve bu doğasını değiştiremezsiniz. Yapabileceğiniz tek şey, onu kapı yememesi için sizin ayarladığınız yeni bir alana yönlendirmek. Davranış bozuklukları dersinde bunu da göreceğiz.
Unutmadan ekleyeyim, kemirme davranışıyla "şımarma nedenli sağı solu ısırma" davranışını birbirine karıştırmayın. Eğer kuşunuz sevinçliyse, yada gagası kirliyse koltuk kenarını yada üstünde durduğu yastığı, hatta gömleğinizin kazağınızın kenarını hafifçe kemirebilir, değiştirilemeyecek bir davranıştır. Genelde bu tip kemirmelerde zarar vermezler, "ay gitti kazağım!" diye hemen panik yapmayın.
![Smile Smile]()
Eğer çok abartıp kemirdiği yeri delecek yada zarar verecek kadar fazla ısırırsa, o zaman, "hayır!" diyerek gagasına parmağınızı koyun. Zaman içinde şımarıklık niyetiyle birşeyleri "delecek" kadar ısırmaması gerektiğini anlar.
Dağıtma:
![[Resim: 64mjpj.jpg]]()
Bu gerçeği kabul edin, papağanlar dağınık hayvanlardır. Yemeklerini, oyuncaklarını, herşeylerini ortalığa saçarlar. Toz dökerler, tüy dökerler, sizin orayı beş dakika önce silip süpürmüş olmanız onlar için “hiçbirşey” ifade etmez. Hatta bir çok papağan için sizin temizlik yapmanız çok eğlencelidir ve siz temizliği bitirir bitirmez yere bir şeyler dökerler ki sizi yine temizlik yaparken izleyebilsin.
![Acik-agizli-gulumseme Acik-agizli-gulumseme]()
Sinir bozucu değil mi? Ama bu onların doğasında var. Yedikleri yiyeceğin bir kısmını yere döküyorlar, böylece yerdeki böcekler, fareler, sürüngenler, başka kuşlar karnını doyuruyor, tozları toprağı besliyor, tüyleri başka kuşlara yuva malzemesi oluyor vs. Evinizde bu tür bir habitatın bulunmuyor olması da onlar için önemli değil. Bu onların iç güdüsel bir davranışı ve önüne geçilemez.
Dağıtmanın tek nedeni doğal dengenin bir parçası olmak değildir. Bazen de öğrenme davranışıyla ilişkilidir. Papağanınız evde keşfe çıktı ve açık bir çekmece buldu (açık kalmış ıvır zıvır çekmecelerine bayılırlar). İçindeki şeyleri alıp önce bir gagasında çeviriyor sonra aşağı atıyor. Zamanla tüm çekmecenin içi dışına çıkıyor. Yada papağanınız dolaşırken çalışma masanızın üstüne kondu ve orada oyuncak olarak gözüne kestirdiği kalemliğin içindekileri alıp alıp aşağıya atmaya başladı. Üstelik her aşağı düşen şeyin arkasından bir de bakıyor.
![Smile Smile]()
Dağıtma davranışı burada “öğrenme” işlevi taşımaktadır. Küçük yaş çocukların yaptığı gibi. Oyuncaklarımızı yada bulduğumuz herhangi bir şeyi pencereden aşağı atıp arkasından bakma olayını sanıyorum çoğumuz yapmışızdır.
![Acik-agizli-gulumseme Acik-agizli-gulumseme]()
Durum buyken, papağanınıza vay çekmeceyi niye dağıttın, vay kalemliği devirdin diye kızmak büyük haksızlık. Bu tip şeyleri yapıyor çünkü ihtiyacı var.
Isırma:
Hm? Isırmak değiştirilemeyecek doğal bir davranış mı? Bir davranış bozukluğu değil mi? DEĞİL! Isırmak onlar için ötmek kadar doğal bir şey. Tabii ısırmanın doğal olduğunu söyledikten sonra şu soru da sorulmalı, “nasıl bir ısırma?”
Papağanınız size hırlayıp harlayarak aniden üstünüze atılıp ısırıyorsa, ya da hiçbir sorun yokken ortada, hart diye elinizi ısırıp kanatıyorsa, ya da kulağınızda yeni bir küpe deliği açıp kaçıyorsa bunlar davranış bozukluğudur. Düzeltilmesi gerekir. Ancak bunun dışında kalan ısırmalar da vardır. Bu ısırmalar, vücut dilinin bir parçasıdır, kendini ifade etme yoludur. Vücut dilini anlamlandırmak dersinde daha ayrıntılı ele alınacak bu konu. Yalnız şunu diyeyim; sırf bilmiyorsunuz diye, papağanınızı yaptığı bir şeyden ötürü suçlamayın. Siz nasıl konuşmak için dudaklarınızı kıpırdatmak zorundaysanız, o da kendini ifade etmek için gagasını kullanmak zorunda.
Kaşınma/tozlanma/yağlanma/tüy dökme:
![[Resim: 2uib41c.jpg]]()
Papağanların binlerce tüyü vardır. Bu tüylerin her gün yağlanması, tozlanması gerekir. Tüm kuşlar gibi, papağanlar da gününün büyük kısmını tüy bakımına ayırır. Kaşınır, tüyleri gagasıyla tarar, düşecek tüy var mı kontrol eder. Bu doğaldır! Kuşum etrafa toz dağıtıyor, kuşum kaşınıyor diye dert edip kuşunuza ne idüğü belirsiz parazit ilaçları sıkmayın, her gün musluk altına sokmayın! Ona yardımcı olmak için suyla hafifçe sprey yapabilirsiniz o kadar. Ama ne yaparsanız yapın onun kaşınmasına, etrafı küçük tüy ve toz parçalarıyla kirletmesine engel olamazsınız. İnanın, eğer kuşunuz kaşınmıyorsa, tüy toz dökmüyorsa işte o zaman sorun vardır! Bilhassa Afrika griler, Kakadular ve Sultan papağanları diğer kuşlara nazaran çok daha fazla toz-kepek döker. Çünkü deri yapıları diğer papağanlardan farklıdir.
Ötme:
Papağanlar kuştur ve kuşlar öter. Şaşırtıcı bir gerçek değil mi? Ne yazık ki bu gerçeği dikkate almayan bir çok insan da var. Kuşunuzun ötmesini normal karşılamak zorundasınız. Papağanların yüksek bir ötüş gücü vardır ve bu kulaklarımıza bazen çok rahatsız edici gelebilir. Davranış bozukluğu olarak görülen “sürekli ötme” durumu dışında kuşunuzun bu yüksek sesini sevmek, buna alışmak durumundasınız. Komşularınız onun umurunda değildir. Sadece mantığını anlatarak sevdiği insanlar için bir süre sessiz durmayı öğrenebilir. (Evde bebeğinizin uyuduğu ya da sizin uyuduğunuz zamanlar gibi) Bunun da bir yolu yordamı vardır, “sus” demekle kuşlar susmaz.
Kalabalık ve çok konuşmalı bir ortamda kuşunuzda konuşmaya katılır ve ortam ne kadar gürültülü olursa, o da o kadar gürültülü olur. Bu doğaldır çünkü kendi sesinizi duyamayacağınız kadar bağırmasının tek sebebi o anda “sosyalleşiyor” olduğunu düşünmesi. Siz misafirinizle kahkahalar atıp sosyalleşirken o neden geride kalsın? Kendi sesinizi duymanızın yolu onu başka odaya götürmek ya da üzerini örtüyle örtmek değildir, sadece onu dışlamış olur ve üzersiniz. Yapmanız gereken tek şey onu kendinize daha da yaklaştırmak, kafesindeyse, dışarı çıkarmak. Ya da daha baştan, o sosyalleşme/ötme olayına girmeden “önce” onu başka bir odaya almak.
Uçma:
![[Resim: 4kftyf.jpg]]()
Papağanlar kuştur ve kuşlar uçar. Başka bir şaşırtıcı gerçek. Kanat ayarı yapsanız da uçmaya ihtiyacı var, yapmasanızda. Kanat ayarı yaparak sadece onun uçma imkanını elinden alıyorsunuz, isteğini ve ihtiyacını değil. Kanadı ayarlı kuş da uçabilen kuş kadar uçma isteğiyle doludur. Kuşlarınıza kanat ayarı yapmadan önce bunu bilin.
Uçmak, kanat çırpmak onların eklem, kas ve ruh sağlıkları için çok önemli bir aktivitedir. Bu nedenle illa ki kanat ayarı yapmanız gerekiyorsa, kuşun belli bir mesafe alabileceği kadar ayar yapılmalıdır. Kuşun kanatlarının çok kısa kesilmesi ve uçma kabiliyetinin tamamen elinden alınması onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Uçabilmek onun “en doğal” hakkıdır!
Kuşunuzun uçup kaçmasından korkuyorsanız, gereken önlemleri alıp, gerekli dikkati göstermesi gereken kişi sizsiniz. Kapıya pencereye dikkat edin, gerekirse tel taktırın, ona kaçtığında geri dönebilmesi için mahalleyi tanıtın, recall eğitimi verin, harness kullanın, ama hemen kanatlarını kesip sorumluluklarınızdan kaçmayın.
Saklanma:
![[Resim: 24doncy.jpg]]()
Papağanınız en son gördüğünüzde yerlerde dolanıyordu, şimdiyse ne kadar çağırsanızda ses seda gelmiyor ve hiçbir yerde yok! Kapı pencere açık değil dışarıya kaçmış olamaz, kafesinde yok, oyun bahçesinde yok, T sopasında yok, hiçbir yerde yok! Pekala, papağanların yeni bir özelliğiyle daha tanıştınız. Saklanmak!
Papağanlar bazen kafa dinlemeye ihtiyaç duyar, “kimsenin” onları göremeyeceği bir yerde şekerleme yapmak, kaşınıp ortalığı tozutmak ister. Elbette bu saklanma zamanlarında onun nerede olduğunu bulmanız gerekir ama bulduğunuzda onu oradan almamalı, rahat bırakmalısınız. (Tabii tehlikeli bir yere gizlenmediyse. Mesela Rika gider bilgisayarımın kasasının arkasına, kabloların arasına gizlenir. Onu mecburen alırım oradan.) Genelde nerelere saklanırlar? Kitap raflarının arası, koltukların altı, yatakların altı, Tv ekranlarının arkası, dolapların içi, açık kalmış bir çekmecenin içi, hatta ortalıkta kalmış kıyafetlerinizin içi! Her tür kuytu onlar için makbuldur. Bu sürekli bir ihtiyaç değildir, bazen iki günde bir, bazen haftada bir, bazen ayda bir, bazense iki üç ayda bir. Değişir.
Onu bulduğunuzda dokunmayın, onunla bir kaç kelime konuşup geri çekilin. Bırakın rahatlasın, otursun orada. Ta ki kendisi oradan çıkana kadar ya da belli bir şeyin vakti gelene kadar (yemek vakti, uyku vakti, ya da eğitim vakti). Bu yanlızlık anlarına da oyun oynayıp sosyalleşmek kadar ihtiyacı var. Hatta oyun bahçesine kuytu bir köşe de yapabilirsiniz. (kafese değil) Hoşuna gidebilir.
Yükseğe tırmanma:
![[Resim: 1q6dk1.jpg]]()
Papağanlar doğal hayatlarında hem yerlerde hem de ağaçların tepelerinde takılır. Farklı durumlar ve ihtiyaçlar için. Yerde su ve yemek ararlarken, düşmanlarını kandırmak ya da onlardan saklanmak için yüksekleri tercih ederler. Mesela bir sürü papağan bir araya gelip bir ağacın en yüksek dallarına gizlenir ve avcı kuş daha aşağıda takılan papağanlara doğru yaklaşırken, yukarıda gizlenenlerin hepsi birden kanat çırpar, ya da ortaya çıkarlar. Böylece avcı kuş “ne oluyor be?” diye düşünerek oradan uzaklaşır. Bunun gibi stratejiler. Dolayısıyla papağanların bir mekanın “en yüksek yerinde” bulunmak gibi iç güdüsel bir ihtiyacı vardır. Bu nedenle evinizde bulunan en yüksek yere tünemesini doğal karşılamalısınız ya da evinizi ona göre yeniden düzenlemelisiniz. Benim evim papağanlarıma uygun bir düzendedir; en çok takıldığı odadaki en yüksek yer, papağanımın oyun bahçesinin tepesi ve bir kaç kitap rafıdır. Bu odaya bilhassa daha yüksek bir eşya koymadım ki, onu alamayacağım ya da bulunmasını istemediğim bir yükseklikte takılmasın. Eğer evimi papağanlar için düzenleyemeyecek olsaydım, tavanlarda takılmasına göz yummak zorunda kalacaktım.
Ürkme:
Papağanlar ürkektir, çünkü av hayvanıdırlar. Sakın onun bu özelliğini değiştirebileceğinizi düşünmeyin. Papağanınız dünyanın en korkusuz, en meraklı, en cazgır papağanı olabilir ama onun beş saniye sonra falanca bir eşyanın düşmesinden yada bir torbanın uçuşmasından korkmayacağının garantisi hiçbir zaman yoktur. Papağanlar ani şeylerden, tanımadıkları şeylerden ürkerler. Ürkme durumunda yaptıkları bir tek şey vardır: uçup kaçmak! Bu durumda ne kadar hızlı davranabileceklerini, ya da ne kadar hızlı düşünebildiklerini tahmin edemezsiniz. Ürktüğü anda ürktüğü şeyden uzaklaşır ve kendine çok hızlı bir şekilde tehlikeden “tamamen” kurtulabileceği bir çıkış yolu bulur. Aralık bir pencere, aralık bir kapı vs. Benzer şekilde dışarıda serbest duran papağanlar da aniden ürkebilir ve bir anda uçup gözden kaybolabilir. Kuşunuz ele ne kadar alışık olursa olsun asla onun kaçmayacağına güvenmeyin. Yapmanız gereken en önemli şey, onun ürkek bir yaratık olduğunu asla aklınızdan çıkarmamak. İkinci en önemli şey ise, ona tam bir recall eğitimi ve acil durum çağrısı eğitimi vermek, ki böylece kuşunuzun kaçması durumunda onun size geri dönmesini sağlayabilesiniz. Üçüncü bir şey daha var, o da kuşunuzun, korktuğu durumdan kurtulmak için uzaklaşmak yerine, size sığınması gerektiğini öğrenmesi. Tabii hepsi birer eğitim gerektirir ve tabii ki ileriki derslerde. Burada bilmeniz gereken şey, temel bir bilgi: Papağanlar ürkektir ve kendilerini asla tam olarak güvende hissetmezler. Bunu bilin ve önlemlerinizi buna göre alın, recall ve güven eğitimlerini ciddiye alın.
papağanokulu